KORKU SİNEMASININ CANAVAR BİTKİLERİ İLE KARŞILAŞMALAR
Özet
Bu çalışmada, korku sinemasının sıklıkla katil ya da canavar olarak isimlendirilen bitkilerine, insan-bitki hibridlerine, Michael Marder’ın bitki düşünüşü ve bitkisel ontoloji üzerine ilham verici kitabı Plant-Thinking: A Philosophy of Vegetal Life [Bitki-Düşünüşü: Bir Bitkisel Yaşam Felsefesi] ile beraber açılmak, böylelikle bu bitkilere ev sahipliği eden 1960-1980 arasında çekilmiş bir dizi korku filmi aracılığıyla sinemada bitkisel olan ile karşılaşmanın etik ve estetik imkanları üzerine tefekkürde bulunmak amaçlanmıştır. Çalışmada ele alınan ve birer b-movie olarak kabul edilebilecek bu korku filmlerinin yalnızca bitkileri mesele edindikleri için değil, yapım ve dağıtım tercihlerindeki çevreye açıklıklarından ötürü de bitkisel olana meylettikleri düşünülmektedir. Bu haliyle bu filmlerin niyetlerinden bağımsız olarak bitkilere alan açarken yeğledikleri biçimsel tercihleriyle, onları salt estetik birer nesneye, bertaraf edilecek bir başka korku nesnesine indirgemeksizin, yalnızca canavar bitkide değil, bitkide canavarsı olanı görmeye, bir anlamda bitkiye-benzer olmaya ve bitkisel olana açılmaya çağırdıkları ileri sürülmektedir. This study explores the plants and plant-human hybrids of horror cinema, which are often called killers or monsters, through the lens of Michael Marder’s inspi?rational book Plant-Thinking: A Philosophy of Vegetal Life, on vegetal ontology and plant thinking. To that end, it discusses the ethical and aesthetic possibilities of encountering the vegetal in cinema through a series of plant horror flms shot between 1960 and 1980. These flms, regarded as B movies, may be considered as inclining toward the vegetal themselves, not just because these flms are about plants, but because their production and distribution preferences are open to the environment. Regardless of their intentions, these flms—through their for?mal preferences, which do not reduce plants to a mere aesthetic object or object of fear to be defeated—allow us to see what is monstrous not only in monster plants but also in plants themselves. And in doing so, they invite us to encounter the vegetal and be somewhat plant-like ourselves.
Kaynak
sinecine: Sinema Araştırmaları DergisiCilt
12Sayı
1Bağlantı
https://doi.org/10.32001/sinecine.814917https://app.trdizin.gov.tr/makale/TkRRMk16QTVPUT09
https://hdl.handle.net/20.500.11857/2041
Koleksiyonlar
- Makale Koleksiyonu [624]
- TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu [1037]