İbn Sînâ'nın varlık düşüncesinde faal akıl ve ona yöneltilen eleştiriler
Özet
İbn Sînâ ontolojisinde faal akla, mümkün varlıklar içinde ayüstü ile ayaltı âlem arasında irtibatın kurulmasında varlık, bilgi, değer açısından merkezî bir rol ve- rilmiştir. Bu açıdan faal akla yöneltilen eleştiri, İbn Sînânın mümkün varlıklar hiyerarşisindeki yapıya ve onun Aristoteles-Batlamyus temelli evren tasarımına yöneltilmiş bir eleştiri olarak görülebilir. Eleştirilerde farklı âlem tasavvurları ve yeni ilmî bulguların etkisi vardır. Bu çalışmada faal akla yönelik Gazzâlî ve İbn Rüşdün eleştirileri Tanrı-âlem ilişkisi bütünlüğü içinde ele alınacak, konunun tasavvufî ve kelamî çizgi açısından Osmanlı düşüncesine yansımasına bir ölçüde değinilecektir. Çalışmamız, İbn Sînâ ontolojisinde faal akla yöneltilen eleştiriler bağlamında filozofun evren tasarımı ve onun sürekliliği problemini ele almayı, hudûs ve sudûr şeklinde yaratılış çerçevesinde Tehâfüt geleneğinin önemli bir konusu olan Tanrı-âlem ilişkisi tartışmalarına katkı sağlamayı amaçlamaktadır. In the ontology of Avicenna, active intellect is given a central role in terms of being, knowledge and value in establishing the connection between the sublunary and the superlunary realms among possible beings. In this respect, the criticism against active intellect can be seen as directed against the structure in Avicenna’s hierarchy of possible beings and to his Aristotle-Ptolemy based conception of universe. These criticisms are influenced by the differences in the conceptions of universe and new findings obtained from scientific research. Here, we will evaluate Al-Ghazzali’s and Averroes’s criticisms of the active intellect taking the integrity of the God-world relation into account and we will address, to some extent, the question of the repercussions of the subject in Ottoman thought with regard to mystical and theological traditions. Our study aims at considering Avicenna’s conception of universe and the problem of the continuity of universe within the context of criticisms directed against active intellect, and at contributing to the discussions concerning God-world relations which is an important subject of the tradition of Tehâfüt (Incoherence) with respect to the question of creation in the form of created later (hudûs) and emanation (sudûr).
Kaynak
Kutadgubilig: Felsefe Bilim AraştırmalarıCilt
0Sayı
26Bağlantı
https://app.trdizin.gov.tr/makale/TVRZeU5qZzRPQT09https://hdl.handle.net/20.500.11857/1760
Koleksiyonlar
- Makale Koleksiyonu [624]
- TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu [1037]