Bir askere alma biçimi olan zorunlu askerlik modeli özellikle ulus-devletlerin siyasi arenaya çıkmakta olduğu dönemlerde yaygın bir model olarak kullanılagelmiştir. Çoğu ülke sonradan farklı askere alma modellerine geçmiş olsa da Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bu yana askere alma modeli olarak zorunlu askerliği kullanmaktadr. Zorunlu askerlik hizmeti Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her erkek için bir yükümlülüktür ve yasalarla düzenlenmiştir. Özellikle ülkenin kurulduğu ilk yıllar düşünüldüğünde bu modelin farklı amaçlar doğrultusunda kullanıldığı aşikardır. ‘Makbul vatandaşı’ belirlemede kışlaya alınan ve çoğunluğunu köylü erkeklerin oluşturduğu kışlalar bir eğitim yuvası olmuştur. Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet döneminde toplumsal cinsiyet rolleri bu yeni vatandaşlık modelinin en önemli parçalarından biridir. Devletin kadın ve erkek vatandaşla ilişkisini farklı kurduğunu ve yeni erkek modelini zorunlu askerlik kavramıyla net bir şekilde görebilmekteyiz. Bu nedenle dönemin Türkiye’sinde hegemonik erkeklik rollerinin araştırılmasında devletin zorunlu askerlik uygulaması büyük önem taşımaktadır. Bu tezde de bu askere alma modelinin hegemonik erkeklikle ilişkisi incelenecektir. Anahtar Kelimeler: zorunlu askerlik, Türkiye Cumhuriyeti, milliyetçilik, militarizm, toplumsal cinsiyet, hegemonik erkeklik.
Male-only conscription has been used as the primary military labor source by
many nation states for the last three centuries. Although many nation states have
changed their military labor source model, Turkey has been using it since its
founding day. Military service is obligatory for male-citizens and regulated by laws.
It is obvious that conscription was used not only as a military labor source but also
with different aims of the state.
Militaries had turned into schools for male citizens, mostly from the rural
areas, to construct ‘ideal citizens’. Gender was one of the most important
components of this ideal citizen in Late Ottoman and Early Republican era. Military
service makes the gendered relationship between the state and its citizens obvious.
Therefore, since it is crucial to study the connection between hegemonic masculinity
and conscription in this era, I will try to explore this relationship.