HÜMANİZMİN RADİKALLEŞMESİ OLARAK TRANSHÜMANİZM
Özet
İçinde bulunduğu hal, mekân ve zihni süreçten memnuniyetsiz olan insan, başlangıcı ya da yaratılışından beri kendini hep bir arayış ve serüven içinde bulmuştur. Nitekim Ademle başlatılan hikayesinde, inşa ettiği mitolojisinde, geliştirdiği felsefe-biliminde, Rönesans ve Aydınlanma dönemlerindeki yaklaşımında, ticari kapitalizm, sanayileşme ve son olarak teknolojikleşmesi sürecinde bu arayış ve serüveni görürüz. Yiyeceği bir meyveyle, çalacağı bir ateşle ve Tanrı'yı konumlandırmasıyla yani mitolojik tahayyülüyle ve teolojik yaklaşımlarıyla, fikre ve olguya yönelik zihni tasavvuruyla (felsefe-bilim), aletleri ve makinaları kullanımıyla (teknik-sanayi) içinde bulunduğu hali değiştirme teşebbüsü içerisinde bulunmuştur. Ortaçağ Hıristiyanlığında insan-tanrı birleşimi, Rönesans ve Aydınlanma dönemindeki seküler-maddi yaklaşım, pozitivizmin tetiklediği sanayileşme ve kapitalizm süreçleri metafizikten kopuk maddileşmiş insanı doğurmuştur. Hümanizm süreci, tanrının yerinden edilerek insanı merkez eden bir teşebbüs- insanı teskin etmemiştir. 1970'lerdeki yüksek teknoloji (high tech) süreci hümanizmi de aşan transhümanizm sürecini doğurmuştur. İnsan, tanrıyı konumundan elde etmekle yetinmemiş yaşlanmaya, hastalığa, biyolojik kusura, acıya veya ağrıya, aptallığa, hatta ölüme üstün gelme mücadelesi içine girmiştir. Mutlu kılmak istediği kendi nesli için yalıtılmış ve acısız bir dünyada yaşamak isteyen insan yani transhuman inşa etme amacı içindedir. İnsana ait biyolojik ve fiziksel sınırları aşmaya çalışarak insanı hem cyborg hem tanrılaştırma sürecine sokmuştur. İnsan, hümanizm süreciyle yetinmemiş transhümanizm sürecine girme gereği duymuştur Human being as an ill-pleased with the condition, the space and the mental process has always found itself in a quest and adventure since his beginning or creation. As a matter of fact, we track human’s quest and adventure in the story beginning with Adam, in the mythology he has built, in the philosophy-science he has developed, within its approach in Renaissance and Enlightenment periods, on commercial capitalism, at industrialization and finally in the time of technology. Human has dared to alter the conditions with a fruit consumed, with a fire lightened and the repositioning of God in his mind, that is to say, with mythological imagination and theological approaches, with the imagination of mind and philosophy (philosophy-science) on the thought and the phenomenon and with the use of tools and machines (technical-industry). The human-god unity in medieval Christianity, the secular-materialistic approach during the Renaissance and the Enlightenment, the courses of industrialization and capitalism triggered by positivism, gave birth to a materialized person who is deprived of metaphysics. The humanism process –an attempt displacing god with the human- has not relieved the human being. The high tech process in 1970s created transhumanism that transcended humanism. Not to be satisfied enough by replacing himself with the god, human has started a struggle to overcome aging, disease, biological defects, pain or ache, foolishness, even death. Now, in a cause of constructing the trans-human, the human being seeks welfare for his own generation, to make them live in a world that is painless and discrete. By trying to transcend biological and physical boundaries of himself, the human being has put himself into both cyborg and deification processes. He has not contended with humanism but rushed to enter in the course of transhumanism
Kaynak
Felsefi Düşün - Akademik Felsefe DergisiCilt
0Sayı
9Bağlantı
https://app.trdizin.gov.tr/makale/TWpZek1qazVPUT09https://hdl.handle.net/20.500.11857/2101
Koleksiyonlar
- Makale Koleksiyonu [624]
- TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu [1037]